Gece saat 02.45, kapıya bekçi geldi iyi mi oldu yoksa kötü mü bilemedim - Can Ataklı
BAŞIMDAN GEÇENLER
Gece saat 02.45, kapıya bekçi geldi iyi mi oldu yoksa kötü mü bilemedim
Bu iktidarın en yeni numaralarından biri de unutulan bekçiliği tekrar ortaya çıkarması oldu.
Tabii bu bekçiler bizim çocukluğumuzdaki eski bekçiler gibi değil.
Bizim zamanımızın bekçileri, gece hava karardıktan sonra mahalle sokaklarında gezen, ara sıra düdüğünü öttüren, yaşlı olmayan belki ama olgunlaşmış yaşa gelmiş, babacan tiplerdi.
Mahalleliyi korurdu.
Orada oturanları tanır, çoğu ile ahbaplık yapar, delikanlıları biraz fazla haşarılık yaparlarsa uyarır, genç kızların da hava kararmış olsa bile sokaklarda rahat ve huzur içinde gezmelerini sağlarlardı.
Bekçiler; mahallelilerin dostuydu arkadaşıydı, can yoldaşıydı, bayramda ilk akla geleniydi.
Şimdiki bekçiler öyle değil.
Hesapta yine mahalle aralarında geziyorlar ama hepsi sırım gibi, seçmece ve çok gençler.
Tek tek iktidar partisinin adamları tarafından seçiliyorlar.
Sanki bu yeni tip bekçiler ordu, jandarma ve polisten sonra iktidarın yeni vurucu gücü olarak tasarlanmış.
Hatta öyle ki sanki bu bekçiler, diğer kolluk güçlerinden biraz daha fazla bağlılar iktidara ve aslında saraya.
Bu bekçilerin belinde son model tabanca var, eski bekçilerin çoğunda lastik cop olurdu, bazıların ise tetiğini çektiğinde ateş alıp almayacağı meçhul Kırıkkale tabanca vardı.
Eski bekçiler caydırıcı güç gibi dolaşırdı, şimdiler caydırmanın ötesinde dilerse kimlik sorabiliyor, gerektiğinde! silahını bile çekebiliyor, üst baş araması yapabiliyor, gözaltına alma yetkisi var.
Tabi “Dönem değişti, bunlar da gerekli” diyenler çıkabilir ki zaten iktidar partisi böyle düşünüyor.
Basındaki fotoğraflarını görmek dışında bugüne kadar henüz hiçbir bekçiye rastlamamıştım.
Galiba 10 gün kadar oluyor, tatilin son bir iki günündeyim, bayramdan hemen önceydi, uykumun ortasında cep telefonum sesi ile uyandım.
Normalde o zil sesi pek rahatsız etmez ama derin uykuda sanki beyni matkapla oyuluyor gibi geliyor insana.
Tanımadığım bir numara, ama açmasan olmaz, çünkü yanlış çevirse bile açmayınca yine üsteleyecek her kimse.
Açtım “Mustafa bey?” diye sordu bir ses.
Herkesin Can olarak kullandığı adımın önünde Mustafa da var biliyorsunuz.
Eğer biri bana Mustafa Bey diye hitap ediyorsa ya bankalardan arıyorlardır ya da resmi bir iş var demektir.
Göz ucuyla telefonun ekranındaki saate baktım 02.45 yazıyor.
Bu saatte banka olamaz. Pek kim?
Doğal olarak “Evet benim” dedim.
Karşımdaki ses “Biz emniyet aracılığı ile arıyoruz” demez mi?
Buyrun bakalım, gecenin o saatinde emniyet hayırlı bir iş için arar mı?
Tam “hayrola” dedim ki karşımdaki ses “Kapıdaki …marka otomobil sizin mi?” diye sordu.
Şaşkınlıkla “Evet benim” dedim.
“Arka camı açık kalmış, maazallah başına bir iş gelebilir” dedi.
Ben de “Çok teşekkür ederim, bakarım, camı kaparım” dedim ama karşımdaki ses adeta emredici bir ses tonuyla “Tamam bekliyoruz” diye kesti sözümü.
Adam kapıda bekliyor demek ki?
Tamam da “Polis mi, değil mi?” İçimden seslenip “Hüviyetinizi gösterir misiniz?” demeyi düşünürken, eşim camdan bakmış “İki genç duruyor kapıda, bekçiler galiba, üstlerinde üniforma var, silahlılar” dedi.
“Bekçi” sözünü duyunca rahatladım, en azından başka amaçla beni dışarı çağırmaya gelen biri değil.
Giydim pantolonu çıktım kapıya.
Hayli yapılı iki genç bekçiden biri “Selamünaleyküm” dedikten sonra gayet nazik biçimde “Cam açık, bunu böyle bırakamazdık, neler yapıyorlar bilemezsiniz” uyarısında bulundu.
Elbette hafif bir tedirginlikle arabanın camını kapattım sonra dönüp “Telefonumu nereden buldunuz?” diye sordum.
“Plakadan sorguladıklarını” söylediler.
Demek ki bekçiler gecenin bir yarısı plakaları sorgulayıp araç sahiplerinin kimliklerini öğrenip telefonla ulaşabiliyorlar.
Bekçilere “Siz hep buralarda mısınız?” diye sordum.
Öyle olduğunu söylediler.
Arkalarından bakarken içimden hem olumlu hem olumsuz şeyler geçti.
Elbette arabanın canımın açık kalmasını dert edip saate hiç aldırmadan ‘başına bir şey gelmesin’ diye araç sahibini uyandırmaları güvenliğimiz açısından çok güzel.
İnsan mahallesinde güven içinde olduğunu hissediyor.
Ancak adınız Can Ataklı ise, her sabah ekranlardan gürlüyor, bu sayfadan da ağır eleştiriler yapıyorsanız herkese iyi gelen bazı şeylerin altında ister istemez bir şey arıyorsunuz.
Ne bileyim acaba bekçiler her gördükleri camı aralık kalmış araç sahibini gecenin 02.45’inde uyandırıp cam kapatılana kadar başında bekliyorlar mı?
Adım Can Ataklı olunca bana “Oturduğun yeri, daireni, bindiğin arabayı, telefon numaranı biliyoruz ve saatine bakmadan kapına dayanırız” mı demek istiyorlar?
Bilemiyorum, tuhaf duygular içinde kaldım o gece işte.
Beni huylandıran, gecenin o saatinde uyandırdığını bildikleri halde bekçi olduklarını söylememeleri, emniyetten aradıklarını belirtmeleri ve ille kapıya çıkmamı istemeleri oldu.
Ayrıca giderken gecenin o saatinde beni yataktan fırlatmalarının işimi engelleyip engellemediğini, ev halkının telaşlanıp telaşlanmadığını da sormadılar.
Sanki gün ortasında sokakta karşılaşmış gibi bir gece yaşamış olduk.
ŞAŞIRDIM
Yorumlar
Yorum Gönder